Türkiye Polislik hizmeti Emniyet Genel Müdürlüğü aracılığıyla yapılmaktadır.
Toplam personeli 360 bin iken bu sayının yaklaşık 11 bin sayısı ise teknik, mali ve sosyal hizmetlere bakan mühendis, doktor, psikolog, hizmetli, tekniker, teknisyen yardımcısı, bilgisayar işletmeni vb ünvanlarindaki memurlardir.
Yaklaşık 11 bin Emniyet Hizmetleri Sınıfında olmayan Polis Teşkilatında sendika hakki ( teskilatin yuzde 5 oranı) varken tamamına neden sendika hakki verilmeli ?
Bu sorunun cevabına 2006 yılında Alman Disiplin hukuku için yapılan araştırma raporu ile cevap verebiliriz.
Disiplin Hükümleri halen 7068 kanun ile yapılmaktadır ve bu kanunun 2. Maddesinde tüm hizmet sınıfı kapsamaktadır.
Disiplin hükümlerini yönünden, Polis Teşkilatı çalışanları arasında, her hangi bir ayırım yoktur.
Polis memuru da, Emniyet Müdürü de, bilgisayar işletmeni de, hizmetli de, psikolog da, mühendis de, teknisyen yardımcısı da, 15 Temmuz Hain Darbe sonrası yayımlanan 7068 kanun göre yargılanmaktadır.
AVRUPA POLİS HAKLARINA BİR ÖRNEK VE POLİS SENDİKALARININ VARLIĞI
EGM Hukuk Müşavirliği tarafından görevlendirilen heyet ile Polis Sendikaları, Emniyet yetkilileri 10-16 Eylül 2006 tarihlerinde bir toplantı yapar. Bunu da rapor haline getirir.
Uzun hali aşağıdadır.
Kısa halini merak edenler için;
Özetle;
1) Hakkında soruşturma başlatılan personele derhal bilgilendirme yapılarak avukat desteği ve gerekli diğer destekler sağlanır. Sendika, polisin imajını zedeleyen, demokratik değerlere saygı göstermeyen ve anayasal düzeni bozucu davranışlar sergileyen personel lehine tavır sergilememekte, tüm desteğini hemen geri çekmektedir.
2) Personel ve Sendika temsilcileri Disiplin Mahkemelerine katılmaktadırlar.
3) Polis disiplin yönetimi ve kriterlerinin, Avrupa Polis Etiği Yönetmeliği ile Avrupa Birliği üye ülkelerindeki uygulamalar ışığında yeniden belirlenmesinin uygun olacağı,
4) Disiplin mevzuatına hakim olan kazuistik yöntemin terk edilmesinin uygun olacağı,
5) Disiplin mevzuatının kanun kuvvetinde bir metinle düzenlenerek uygulamanın yönetmelikle yapılmasının uygun olacağı,
6) Soruşturmaların seyrinde sendika ve personel temsilcisinin çabalarının çok ciddi faydalar sağladığı görüldüğünden bu iki kurumun teşekkül ettirilmesi için girişimlerde bulunulmasının uygun olacağı,
7) Direkt cezalandırma yerine Kamu hizmeti etkinliğini artırmak ve personel-kurum ilişkisini sürekli pozitif tutacak yöntemler geliştirmenin uygun olacağı (uzlaştırma, barıştırma gibi)
8) Bu proje kapsamında yapılan çalışmalardan somut netice alınabilmesi için ortak çalışma kararı alınan Almanya ile birlikte İçişleri Bakanlığı ( Hukuk Müşavirliği) ve Adalet Bakanlığı (Danıştay) uzmanlarının katılımıyla yürütülecek bir Twinning çalışmasının beklenen hedefe götüreceği, hususları değerlendirilmektedir.
9) Polisin disiplin hukuku açısından diğer kamu görevlileri ile aynı mevzuatı paylaştığı ve aynı değerlendirilmelerden geçirildiği görülmüştür.
10) Polis de bir kamu görevlisidir ve diğer kamu görevlilerinde olduğu gibi kamu görevlisi olmanın gereği olan anayasal sorumluluklarını yerine getirmek durumundadır.
11) Polis olmaları onlar için diğer kamu görevlilerine göre daha ağır müeyyidelerle karşı karşıya kalmalarını gerekli kılmamaktadır
12) Bir eylemin, hem adli hem de disiplin hukuku kapsamında kalması durumunda adli süreç beklenmektedir. Adli Mahkemelerce verilen beraat kararları disiplin sürecini etkilemekte ve adli yargı tarafından suça ilişkin yapılan tespitler disiplin sürecini de bağlamaktadır. Disiplin hukuku genel itibariyle ceza yargılamasındaki suç sayılan fiilin belirlenmesine bağlı kalmaktadır. Bir eyleme iki ceza yani hem adli hem idari ceza verilmesi konusunda “çifte cezalandırma” konusu gündeme gelmekte, eylem re’sen cezalandırılabilecek eylemler kapsamında ise disiplin cezası verilememekte, bu eylem Rütbeden düşürme ve Memuriyetine Son Verilmesi kapsamında ise bu kural istisna tutulmaktadır.
13) Disiplin Cezalarının Sicilden Silinme Zamanaşımı:
a) Uyarma 2 Yılsonunda
b) İdari Para Cezası ve Kesintiler 3 yılsonunda
c) Rütbeden düşürme 7 yılsonunda
SÖZ KONUSU RAPORUN TAMAMI
YURTDIŞI GÖREVİN KONUSU: POLİS DİSİPLİN YÖNETİMİNİN GELİŞTİRİLMESİ
KONULU ÇALIŞMA ZİYARETİ
TARİHİ: 10-16 Eylül 2006
YERİ: ALMANYA
GÖRÜŞÜLEN KİŞİLER: Almanya Federal Kriminal Dairesi Dış ilişkiler Departmanında AB projeleri sorumlusu Martin Wache, Berlin Eyaleti Polis Disiplin İşleri Başkan Yardımcısı, Federal İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı, Polis Sendika ve Personel Temsilcileri, Wiesbaden İdare Mahkemesi Başkanı, Müşavirliğimizin çalışmaları neticesi, Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatına bağlı faaliyet yürüten Ulusal Ajans tarafından kabul edilen “Avrupa Polis Etiği Kuralları Çerçevesinde Türk Polis Disiplin Yönetiminin Geliştirilmesi” projesinde Almanya ile ortak çalışma kararı verilmiştir. Buna bağlı olarak, Almanya Disiplin Hukuku ve disiplin işlemlerinin yürütülmesinin yerinde incelenmesi amacıyla bu ülke ile bağlantıyı sağlayan irtibat görevlisi Heinrich REISER, ülkesinin 10-16 Eylül 2006 tarihlerini uygun gördüğünü bildirmesi üzerine konunun uzmanı 5 Hukuk Müşavirliği personeli ve 1 tercümandan oluşan heyet ile bu tarihlerde Almanya’ ya bir çalışma ziyareti gerçekleştirilmiştir.
1-GENEL DEĞERLENDİRME
Almanya, federal bir cumhuriyet olup 16 eyaletten oluşmaktadır. Federal Disiplin Kanunu tüm kamu hizmeti yapan personel için uygulanmakta ayrıca her bir eyalet bu federal kanunla ters düşmemek üzere kendilerine özgü disiplin kanunu yapabilmektedirler.
Almanya, Avrupa Birliği sürecinde Kamu Görevlileri Disiplin Yasasını 2002 yılında değiştirerek, daha önceden ceza hukukuna dayalı olarak yapılan uygulamalardan vazgeçerek disiplin hukukunun idare hukukunun bir alt kolu olduğunu benimsemiştir. Bu değişikliği kendileri reform olarak nitelemektedirler. Yapılan değişikliğin amacını gelişen demokrasinin, insan haklarının, kişisel özgürlüklerin gereği olarak belirtmekle birlikte kamu hizmetlerinin etkinliğinin arttırılmasına hizmet edeceğini vurgulamaktadırlar.
Bu değişimle birlikte;
a) Federal savcılık tamamen kaldırılmış, suçlama-suçu kabul etmeme mantığından vazgeçilerek neticede kazanan-kaybeden değil, hep birlikte kazanabilmenin olurluğunu ortaya koyduklarını,
b) Kurum amirlerinin yetkilerinin artırılarak disiplin sürecinin hızlandırıldığını ve gereksiz harcamaların önlendiğini belirtmişlerdir.
Alman disiplin hukukunda, suçları tek tek saymak veya yapılmaması gerekenleri vurgulamak değil kamu hizmetinin etkin kılınabilmesi için memurların görevlerinin ve sorumluluklarının neler olduğu belirlenmektedir. İdarenin re’sen verebileceği cezalar bildirilmiş ve bu konuda birim amirlerine geniş yetkiler tanınmıştır.
Uygulamada birincil hedef kişiyi iyileştirmek ve kuruma kazandırmaktır. Memurun devletine karşı olan sorumluluklarının yerine getirilmesi beklenir, bu bir ödevdir. Yani memur anayasal düzene sadakat içerisinde bağlı olmalı, gerekleri yerine getirmelidir.
Alman disiplin hukukunda bir eylemin cezalandırılması konusunda öncelikle idari yargı yerlerinin kararları dikkate alınmakta, tanımlayıcı nitelikte karar yok ise aynı konuda verilmiş idari kararlar dikkate alınarak ceza tayini yoluna gidilmektedir. Disiplin suçu sayılan eylemle ilgili yargı kararı ve teamül haline gelmiş idari kararın bulunmaması durumunda ise orantılılık ilkesi ve kurumun prensiplerini gözeterek karar verme konusu ita amirinin temel sorumluluğu olarak kabul edilmektedir.
Alman disiplin hukukunda, bir suçta ağırlaştırıcı ve hafifletici nedenlerin varlığı kabul edilmektedir. Bu bağlamda görevle doğrudan ilintili hususlar ağırlaştırıcı bir faktör olarak dikkate alınmaktadır. Örneğin; hırsızlık suçunun görevli olduğu yerde yapılması hali cezayı ağırlaştırmakta, buna karşın hırsızlığın görevle ilgisi olmayan yerlerde yapılması halinde ceza daha az olmaktadır. Yine alkollü araç kullanma eylemi görevde aktif olunmayan bir saatte gerçekleşmiş ise verilecek ceza daha hafif olmaktadır. Bunun yanı sıra hırsızlığın çok az değerde olması halinde de ceza azaltılmaktadır.
Alman disiplin hukukunda alt ceza uygulaması bazı hallerde söz konusu olabilmektedir. Alt ceza uygulamasında esas itibarıyla, memurun temel görevine aykırılık bulunup bulunmadığı değerlendirilmektedir. Bu bağlamda yolsuzluk, rüşvet ve çalıştığı işyerinden hırsızlık gibi olaylarda alt ceza uygulamasına gidilmemektedir.
Alman disiplin hukukunda genel kural, memurun görevi dışındaki eylemlerinin disiplin soruşturmasına konu edilmemesidir. Ancak, bir polisin temel görevine ve varlık nedenine aykırılık teşkil eden eylemler görev dışında gerçekleşse bile disiplin yaptırımına konu edilebilmektedir. Bu tür durumlarda adli yargı ile idari yargı aynı anda başlamakta ancak idari yargı adli süreç sonuçlanana kadar bekletilmekte (buzdolabına kaldırılmakta)dir
Örneğin, şantaj, suç örgütleriyle ilişki içinde olma gibi.
Alman disiplin hukukunda suçun öğrenilmesini takiben amirin yazısı ile süreç işlerlik kazanmakta, akabinde memur dinlenip bunu takiben gerekirse soruşturma açılmaktadır. Bu aşamadan sonra memurun ifadesi alınmakta bilahare dosya tamamlanmakta ve karar aşamasına gelmektedir. Şartlar oluşmuş ise Kanunda gösterilen cezalardan birisi verilmekte, rütbe tenzili ve memuriyetten atılmayı mahkeme vermektedir. Memur her aşamada kendini savunmakta veya memura müdafii desteği verilmektedir.
2-DİSİPLİN HUKUKU VE POLİS İLİŞKİSİ
Polisin disiplin hukuku açısından diğer kamu görevlileri ile aynı mevzuatı paylaştığı ve aynı değerlendirilmelerden geçirildiği görülmüştür.
Polis de bir kamu görevlisidir ve diğer kamu görevlilerinde olduğu gibi kamu görevlisi olmanın gereği olan anayasal sorumluluklarını yerine getirmek durumundadır.
Polis olmaları onlar için diğer kamu görevlilerine göre daha ağır müeyyidelerle karşı karşıya kalmalarını gerekli kılmamaktadır
3- DİSİPLİN CEZALARI VE UYGULAMA
Disiplin cezaları 3 grupta ele alınmaktadır.
Bunlar;
A. Asaleti tasdik edilmiş memurlarda
a) Uyarma
b) İdari para cezası
c) Hizmet tazminatında kesinti
d) Rütbeden düşürme
e) Memuriyetine son verilmesi
B. Asaleti tasdik edilmemiş memurlarda
a) Uyarma
b) İdari para cezası
c) Memuriyetine son verilmesi
C. Emekli Statüsündeki Memurlarda
a) Emekli aylığından kesinti
b) Emekli statüsünün sonlandırılması
Birim amirleri, kendilerine tanınan re’sen ceza verme yetkilerini (Memurun ifadesinin alınması, avukat bulundurması vb. prosedür şartlarının yerine getirilmesi koşuluyla) kullanarak ilgili memura Uyarma, İdari Para Cezası, Hizmet Tazminatında Kesinti cezalarını verebilmektedirler. Bu durumdaki bir memur bu cezanın kendisine mahkeme tarafından verilmesini talep edebilmekte ancak bu durumda memur mahkemece suçlu bulunur ise tüm mahkeme masrafları ilgili memura ödettirilmektedir.
Rütbeden düşürme ve Memuriyetine Son Verilme cezaları ancak idare mahkemelerince verilebilmektedir. İtiraz yolu her zaman açıktır. Yasa bunun için kuruma başvuruyu kaldırmış direkt olarak mahkemeye başvuruyu getirmiştir. Bunda da süreci ve masrafları azaltmak hedeflenmiştir.
Disiplin Cezalarının Sicilden Silinme Zamanaşımı:
a) Uyarma 2 Yılsonunda
b) İdari Para Cezası ve Kesintiler 3 yılsonunda
c) Rütbeden düşürme 7 yılsonunda
Disiplin cezaları hiçbir surette af kapsamına alınmamaktadır.
4- PERSONEL VE SENDİKA TEMSİLCİSİ
a) Personel Temsilcisi
Hukuki olarak bir icra yetkisi olmamakla birlikte hakkında soruşturma açılan personel soruşturmanın her aşamasında bu temsilci ile görüşerek, gerekli danışmanlık desteğini alır. Kurum yetkilisi ile yaptıkları mülakatlarla personel ile kurumu barıştırmak görevini üstlenmişlerdir. Kurum ile ilgili personel arasında bir denge kurarak soruşturmanın adil tamamlanmasına katkı sağlamaktadırlar.
b) Sendika Temsilcisi
Hakkında soruşturma başlatılan personele derhal bilgilendirme yapılarak avukat desteği ve gerekli diğer destekler sağlanır. Sendika, polisin imajını zedeleyen, demokratik değerlere saygı göstermeyen ve anayasal düzeni bozucu davranışlar sergileyen personel lehine tavır sergilememekte, tüm desteğini hemen geri çekmektedir.
Personel ve Sendika temsilcileri Disiplin Mahkemelerine katılmaktadırlar.
5- ADLİ HUKUK VE DİSİPLİN HUKUKU İLİŞKİSİ
Bir eylemin, hem adli hem de disiplin hukuku kapsamında kalması durumunda adli süreç beklenmektedir. Adli Mahkemelerce verilen beraat kararları disiplin sürecini etkilemekte ve adli yargı tarafından suça ilişkin yapılan tespitler disiplin sürecini de bağlamaktadır. Disiplin hukuku genel itibariyle ceza yargılamasındaki suç sayılan fiilin belirlenmesine bağlı kalmaktadır. Bir eyleme iki ceza yani hem adli hem idari ceza verilmesi konusunda “çifte cezalandırma” konusu gündeme gelmekte, eylem re’sen cezalandırılabilecek eylemler kapsamında ise disiplin cezası verilememekte, bu eylem Rütbeden düşürme ve Memuriyetine Son Verilmesi kapsamında ise bu kural istisna tutulmaktadır.
6- İDARE MAHKEMESİ UYGULAMASI
Bir posta memurunun zimmetine para geçirmesi ile ilgili yapılan bir disiplin mahkemesi izlenimleri şu şekilde olmuştur:
Mahkeme 3 üyeden oluşmakta olup; 2 üye hakim, 1 üye de yargılanan memurla aynı seviyede bilgi ve tecrübeye sahip bir memurdan oluşmaktadır.(Ekim 2006’dan itibaren 3 kişilik üye sayısının 5 üyeye çıkarılacağı ifade edildi)
Duruşma salonunda, mahkeme başkanı ve üyeleri ile sanık ve avukat bölümleri aynı düzeyde bulunan masalarda konuşlandırılarak fiziksel bir eşitlik sağlanmıştır.
Yargılama; soruşturma, değerlendirme ve karar olmak üzere 3 aşamada gerçekleştirilmektedir
Sanık kendini rahat bir şekilde savunabilmekte, karşılıklı bir diyalog içinde mahkeme devam etmektedir.
Mahkemeler duruşmalı ve halka açık yapılmaktadır. Bunun Yargılamanın adilliği ve kabul edilebilirliği açısından gerekli görüldüğü ifade edilmiştir.
Mahkemede, sanığın salt eylemi değil, memuru buna iten nedenler de sorgulanmakta bu doğrultuda memura sorular yöneltilerek cevaplandırması istenmektedir.
Her olay ve soruşturma dosyası için ayrı bir oturum yapılarak tek celsede karar verilmektedir.
Sendika temsilcisi ve personel temsilcisinin de duruşmaya katıldıkları gözlenmiştir.
7-SONUÇ
a) Polis disiplin yönetimi ve kriterlerinin, Avrupa Polis Etiği Yönetmeliği ile Avrupa Birliği üye ülkelerindeki uygulamalar ışığında yeniden belirlenmesinin uygun olacağı,
b) Disiplin mevzuatına hakim olan kazuistik yöntemin terk edilmesinin uygun olacağı,
c) Disiplin mevzuatının kanun kuvvetinde bir metinle düzenlenerek uygulamanın yönetmelikle yapılmasının uygun olacağı,
d) Soruşturmaların seyrinde sendika ve personel temsilcisinin çabalarının çok ciddi faydalar sağladığı görüldüğünden bu iki kurumun teşekkül ettirilmesi için girişimlerde bulunulmasının uygun olacağı,
e) Direkt cezalandırma yerine Kamu hizmeti etkinliğini artırmak ve personel-kurum ilişkisini sürekli pozitif tutacak yöntemler geliştirmenin uygun olacağı (uzlaştırma, barıştırma gibi)
f) Bu proje kapsamında yapılan çalışmalardan somut netice alınabilmesi için ortak çalışma kararı alınan Almanya ile birlikte İçişleri Bakanlığı ( Hukuk Müşavirliği) ve Adalet Bakanlığı (Danıştay) uzmanlarının katılımıyla yürütülecek bir Twinning çalışmasının beklenen hedefe götüreceği, hususları değerlendirilmektedir.
Toplam personeli 360 bin iken bu sayının yaklaşık 11 bin sayısı ise teknik, mali ve sosyal hizmetlere bakan mühendis, doktor, psikolog, hizmetli, tekniker, teknisyen yardımcısı, bilgisayar işletmeni vb ünvanlarindaki memurlardir.
Yaklaşık 11 bin Emniyet Hizmetleri Sınıfında olmayan Polis Teşkilatında sendika hakki ( teskilatin yuzde 5 oranı) varken tamamına neden sendika hakki verilmeli ?
Bu sorunun cevabına 2006 yılında Alman Disiplin hukuku için yapılan araştırma raporu ile cevap verebiliriz.
Disiplin Hükümleri halen 7068 kanun ile yapılmaktadır ve bu kanunun 2. Maddesinde tüm hizmet sınıfı kapsamaktadır.
Disiplin hükümlerini yönünden, Polis Teşkilatı çalışanları arasında, her hangi bir ayırım yoktur.
Polis memuru da, Emniyet Müdürü de, bilgisayar işletmeni de, hizmetli de, psikolog da, mühendis de, teknisyen yardımcısı da, 15 Temmuz Hain Darbe sonrası yayımlanan 7068 kanun göre yargılanmaktadır.
AVRUPA POLİS HAKLARINA BİR ÖRNEK VE POLİS SENDİKALARININ VARLIĞI
EGM Hukuk Müşavirliği tarafından görevlendirilen heyet ile Polis Sendikaları, Emniyet yetkilileri 10-16 Eylül 2006 tarihlerinde bir toplantı yapar. Bunu da rapor haline getirir.
Uzun hali aşağıdadır.
Kısa halini merak edenler için;
Özetle;
1) Hakkında soruşturma başlatılan personele derhal bilgilendirme yapılarak avukat desteği ve gerekli diğer destekler sağlanır. Sendika, polisin imajını zedeleyen, demokratik değerlere saygı göstermeyen ve anayasal düzeni bozucu davranışlar sergileyen personel lehine tavır sergilememekte, tüm desteğini hemen geri çekmektedir.
2) Personel ve Sendika temsilcileri Disiplin Mahkemelerine katılmaktadırlar.
3) Polis disiplin yönetimi ve kriterlerinin, Avrupa Polis Etiği Yönetmeliği ile Avrupa Birliği üye ülkelerindeki uygulamalar ışığında yeniden belirlenmesinin uygun olacağı,
4) Disiplin mevzuatına hakim olan kazuistik yöntemin terk edilmesinin uygun olacağı,
5) Disiplin mevzuatının kanun kuvvetinde bir metinle düzenlenerek uygulamanın yönetmelikle yapılmasının uygun olacağı,
6) Soruşturmaların seyrinde sendika ve personel temsilcisinin çabalarının çok ciddi faydalar sağladığı görüldüğünden bu iki kurumun teşekkül ettirilmesi için girişimlerde bulunulmasının uygun olacağı,
7) Direkt cezalandırma yerine Kamu hizmeti etkinliğini artırmak ve personel-kurum ilişkisini sürekli pozitif tutacak yöntemler geliştirmenin uygun olacağı (uzlaştırma, barıştırma gibi)
8) Bu proje kapsamında yapılan çalışmalardan somut netice alınabilmesi için ortak çalışma kararı alınan Almanya ile birlikte İçişleri Bakanlığı ( Hukuk Müşavirliği) ve Adalet Bakanlığı (Danıştay) uzmanlarının katılımıyla yürütülecek bir Twinning çalışmasının beklenen hedefe götüreceği, hususları değerlendirilmektedir.
9) Polisin disiplin hukuku açısından diğer kamu görevlileri ile aynı mevzuatı paylaştığı ve aynı değerlendirilmelerden geçirildiği görülmüştür.
10) Polis de bir kamu görevlisidir ve diğer kamu görevlilerinde olduğu gibi kamu görevlisi olmanın gereği olan anayasal sorumluluklarını yerine getirmek durumundadır.
11) Polis olmaları onlar için diğer kamu görevlilerine göre daha ağır müeyyidelerle karşı karşıya kalmalarını gerekli kılmamaktadır
12) Bir eylemin, hem adli hem de disiplin hukuku kapsamında kalması durumunda adli süreç beklenmektedir. Adli Mahkemelerce verilen beraat kararları disiplin sürecini etkilemekte ve adli yargı tarafından suça ilişkin yapılan tespitler disiplin sürecini de bağlamaktadır. Disiplin hukuku genel itibariyle ceza yargılamasındaki suç sayılan fiilin belirlenmesine bağlı kalmaktadır. Bir eyleme iki ceza yani hem adli hem idari ceza verilmesi konusunda “çifte cezalandırma” konusu gündeme gelmekte, eylem re’sen cezalandırılabilecek eylemler kapsamında ise disiplin cezası verilememekte, bu eylem Rütbeden düşürme ve Memuriyetine Son Verilmesi kapsamında ise bu kural istisna tutulmaktadır.
13) Disiplin Cezalarının Sicilden Silinme Zamanaşımı:
a) Uyarma 2 Yılsonunda
b) İdari Para Cezası ve Kesintiler 3 yılsonunda
c) Rütbeden düşürme 7 yılsonunda
SÖZ KONUSU RAPORUN TAMAMI
YURTDIŞI GÖREVİN KONUSU: POLİS DİSİPLİN YÖNETİMİNİN GELİŞTİRİLMESİ
KONULU ÇALIŞMA ZİYARETİ
TARİHİ: 10-16 Eylül 2006
YERİ: ALMANYA
GÖRÜŞÜLEN KİŞİLER: Almanya Federal Kriminal Dairesi Dış ilişkiler Departmanında AB projeleri sorumlusu Martin Wache, Berlin Eyaleti Polis Disiplin İşleri Başkan Yardımcısı, Federal İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı, Polis Sendika ve Personel Temsilcileri, Wiesbaden İdare Mahkemesi Başkanı, Müşavirliğimizin çalışmaları neticesi, Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatına bağlı faaliyet yürüten Ulusal Ajans tarafından kabul edilen “Avrupa Polis Etiği Kuralları Çerçevesinde Türk Polis Disiplin Yönetiminin Geliştirilmesi” projesinde Almanya ile ortak çalışma kararı verilmiştir. Buna bağlı olarak, Almanya Disiplin Hukuku ve disiplin işlemlerinin yürütülmesinin yerinde incelenmesi amacıyla bu ülke ile bağlantıyı sağlayan irtibat görevlisi Heinrich REISER, ülkesinin 10-16 Eylül 2006 tarihlerini uygun gördüğünü bildirmesi üzerine konunun uzmanı 5 Hukuk Müşavirliği personeli ve 1 tercümandan oluşan heyet ile bu tarihlerde Almanya’ ya bir çalışma ziyareti gerçekleştirilmiştir.
1-GENEL DEĞERLENDİRME
Almanya, federal bir cumhuriyet olup 16 eyaletten oluşmaktadır. Federal Disiplin Kanunu tüm kamu hizmeti yapan personel için uygulanmakta ayrıca her bir eyalet bu federal kanunla ters düşmemek üzere kendilerine özgü disiplin kanunu yapabilmektedirler.
Almanya, Avrupa Birliği sürecinde Kamu Görevlileri Disiplin Yasasını 2002 yılında değiştirerek, daha önceden ceza hukukuna dayalı olarak yapılan uygulamalardan vazgeçerek disiplin hukukunun idare hukukunun bir alt kolu olduğunu benimsemiştir. Bu değişikliği kendileri reform olarak nitelemektedirler. Yapılan değişikliğin amacını gelişen demokrasinin, insan haklarının, kişisel özgürlüklerin gereği olarak belirtmekle birlikte kamu hizmetlerinin etkinliğinin arttırılmasına hizmet edeceğini vurgulamaktadırlar.
Bu değişimle birlikte;
a) Federal savcılık tamamen kaldırılmış, suçlama-suçu kabul etmeme mantığından vazgeçilerek neticede kazanan-kaybeden değil, hep birlikte kazanabilmenin olurluğunu ortaya koyduklarını,
b) Kurum amirlerinin yetkilerinin artırılarak disiplin sürecinin hızlandırıldığını ve gereksiz harcamaların önlendiğini belirtmişlerdir.
Alman disiplin hukukunda, suçları tek tek saymak veya yapılmaması gerekenleri vurgulamak değil kamu hizmetinin etkin kılınabilmesi için memurların görevlerinin ve sorumluluklarının neler olduğu belirlenmektedir. İdarenin re’sen verebileceği cezalar bildirilmiş ve bu konuda birim amirlerine geniş yetkiler tanınmıştır.
Uygulamada birincil hedef kişiyi iyileştirmek ve kuruma kazandırmaktır. Memurun devletine karşı olan sorumluluklarının yerine getirilmesi beklenir, bu bir ödevdir. Yani memur anayasal düzene sadakat içerisinde bağlı olmalı, gerekleri yerine getirmelidir.
Alman disiplin hukukunda bir eylemin cezalandırılması konusunda öncelikle idari yargı yerlerinin kararları dikkate alınmakta, tanımlayıcı nitelikte karar yok ise aynı konuda verilmiş idari kararlar dikkate alınarak ceza tayini yoluna gidilmektedir. Disiplin suçu sayılan eylemle ilgili yargı kararı ve teamül haline gelmiş idari kararın bulunmaması durumunda ise orantılılık ilkesi ve kurumun prensiplerini gözeterek karar verme konusu ita amirinin temel sorumluluğu olarak kabul edilmektedir.
Alman disiplin hukukunda, bir suçta ağırlaştırıcı ve hafifletici nedenlerin varlığı kabul edilmektedir. Bu bağlamda görevle doğrudan ilintili hususlar ağırlaştırıcı bir faktör olarak dikkate alınmaktadır. Örneğin; hırsızlık suçunun görevli olduğu yerde yapılması hali cezayı ağırlaştırmakta, buna karşın hırsızlığın görevle ilgisi olmayan yerlerde yapılması halinde ceza daha az olmaktadır. Yine alkollü araç kullanma eylemi görevde aktif olunmayan bir saatte gerçekleşmiş ise verilecek ceza daha hafif olmaktadır. Bunun yanı sıra hırsızlığın çok az değerde olması halinde de ceza azaltılmaktadır.
Alman disiplin hukukunda alt ceza uygulaması bazı hallerde söz konusu olabilmektedir. Alt ceza uygulamasında esas itibarıyla, memurun temel görevine aykırılık bulunup bulunmadığı değerlendirilmektedir. Bu bağlamda yolsuzluk, rüşvet ve çalıştığı işyerinden hırsızlık gibi olaylarda alt ceza uygulamasına gidilmemektedir.
Alman disiplin hukukunda genel kural, memurun görevi dışındaki eylemlerinin disiplin soruşturmasına konu edilmemesidir. Ancak, bir polisin temel görevine ve varlık nedenine aykırılık teşkil eden eylemler görev dışında gerçekleşse bile disiplin yaptırımına konu edilebilmektedir. Bu tür durumlarda adli yargı ile idari yargı aynı anda başlamakta ancak idari yargı adli süreç sonuçlanana kadar bekletilmekte (buzdolabına kaldırılmakta)dir
Örneğin, şantaj, suç örgütleriyle ilişki içinde olma gibi.
Alman disiplin hukukunda suçun öğrenilmesini takiben amirin yazısı ile süreç işlerlik kazanmakta, akabinde memur dinlenip bunu takiben gerekirse soruşturma açılmaktadır. Bu aşamadan sonra memurun ifadesi alınmakta bilahare dosya tamamlanmakta ve karar aşamasına gelmektedir. Şartlar oluşmuş ise Kanunda gösterilen cezalardan birisi verilmekte, rütbe tenzili ve memuriyetten atılmayı mahkeme vermektedir. Memur her aşamada kendini savunmakta veya memura müdafii desteği verilmektedir.
2-DİSİPLİN HUKUKU VE POLİS İLİŞKİSİ
Polisin disiplin hukuku açısından diğer kamu görevlileri ile aynı mevzuatı paylaştığı ve aynı değerlendirilmelerden geçirildiği görülmüştür.
Polis de bir kamu görevlisidir ve diğer kamu görevlilerinde olduğu gibi kamu görevlisi olmanın gereği olan anayasal sorumluluklarını yerine getirmek durumundadır.
Polis olmaları onlar için diğer kamu görevlilerine göre daha ağır müeyyidelerle karşı karşıya kalmalarını gerekli kılmamaktadır
3- DİSİPLİN CEZALARI VE UYGULAMA
Disiplin cezaları 3 grupta ele alınmaktadır.
Bunlar;
A. Asaleti tasdik edilmiş memurlarda
a) Uyarma
b) İdari para cezası
c) Hizmet tazminatında kesinti
d) Rütbeden düşürme
e) Memuriyetine son verilmesi
B. Asaleti tasdik edilmemiş memurlarda
a) Uyarma
b) İdari para cezası
c) Memuriyetine son verilmesi
C. Emekli Statüsündeki Memurlarda
a) Emekli aylığından kesinti
b) Emekli statüsünün sonlandırılması
Birim amirleri, kendilerine tanınan re’sen ceza verme yetkilerini (Memurun ifadesinin alınması, avukat bulundurması vb. prosedür şartlarının yerine getirilmesi koşuluyla) kullanarak ilgili memura Uyarma, İdari Para Cezası, Hizmet Tazminatında Kesinti cezalarını verebilmektedirler. Bu durumdaki bir memur bu cezanın kendisine mahkeme tarafından verilmesini talep edebilmekte ancak bu durumda memur mahkemece suçlu bulunur ise tüm mahkeme masrafları ilgili memura ödettirilmektedir.
Rütbeden düşürme ve Memuriyetine Son Verilme cezaları ancak idare mahkemelerince verilebilmektedir. İtiraz yolu her zaman açıktır. Yasa bunun için kuruma başvuruyu kaldırmış direkt olarak mahkemeye başvuruyu getirmiştir. Bunda da süreci ve masrafları azaltmak hedeflenmiştir.
Disiplin Cezalarının Sicilden Silinme Zamanaşımı:
a) Uyarma 2 Yılsonunda
b) İdari Para Cezası ve Kesintiler 3 yılsonunda
c) Rütbeden düşürme 7 yılsonunda
Disiplin cezaları hiçbir surette af kapsamına alınmamaktadır.
4- PERSONEL VE SENDİKA TEMSİLCİSİ
a) Personel Temsilcisi
Hukuki olarak bir icra yetkisi olmamakla birlikte hakkında soruşturma açılan personel soruşturmanın her aşamasında bu temsilci ile görüşerek, gerekli danışmanlık desteğini alır. Kurum yetkilisi ile yaptıkları mülakatlarla personel ile kurumu barıştırmak görevini üstlenmişlerdir. Kurum ile ilgili personel arasında bir denge kurarak soruşturmanın adil tamamlanmasına katkı sağlamaktadırlar.
b) Sendika Temsilcisi
Hakkında soruşturma başlatılan personele derhal bilgilendirme yapılarak avukat desteği ve gerekli diğer destekler sağlanır. Sendika, polisin imajını zedeleyen, demokratik değerlere saygı göstermeyen ve anayasal düzeni bozucu davranışlar sergileyen personel lehine tavır sergilememekte, tüm desteğini hemen geri çekmektedir.
Personel ve Sendika temsilcileri Disiplin Mahkemelerine katılmaktadırlar.
5- ADLİ HUKUK VE DİSİPLİN HUKUKU İLİŞKİSİ
Bir eylemin, hem adli hem de disiplin hukuku kapsamında kalması durumunda adli süreç beklenmektedir. Adli Mahkemelerce verilen beraat kararları disiplin sürecini etkilemekte ve adli yargı tarafından suça ilişkin yapılan tespitler disiplin sürecini de bağlamaktadır. Disiplin hukuku genel itibariyle ceza yargılamasındaki suç sayılan fiilin belirlenmesine bağlı kalmaktadır. Bir eyleme iki ceza yani hem adli hem idari ceza verilmesi konusunda “çifte cezalandırma” konusu gündeme gelmekte, eylem re’sen cezalandırılabilecek eylemler kapsamında ise disiplin cezası verilememekte, bu eylem Rütbeden düşürme ve Memuriyetine Son Verilmesi kapsamında ise bu kural istisna tutulmaktadır.
6- İDARE MAHKEMESİ UYGULAMASI
Bir posta memurunun zimmetine para geçirmesi ile ilgili yapılan bir disiplin mahkemesi izlenimleri şu şekilde olmuştur:
Mahkeme 3 üyeden oluşmakta olup; 2 üye hakim, 1 üye de yargılanan memurla aynı seviyede bilgi ve tecrübeye sahip bir memurdan oluşmaktadır.(Ekim 2006’dan itibaren 3 kişilik üye sayısının 5 üyeye çıkarılacağı ifade edildi)
Duruşma salonunda, mahkeme başkanı ve üyeleri ile sanık ve avukat bölümleri aynı düzeyde bulunan masalarda konuşlandırılarak fiziksel bir eşitlik sağlanmıştır.
Yargılama; soruşturma, değerlendirme ve karar olmak üzere 3 aşamada gerçekleştirilmektedir
Sanık kendini rahat bir şekilde savunabilmekte, karşılıklı bir diyalog içinde mahkeme devam etmektedir.
Mahkemeler duruşmalı ve halka açık yapılmaktadır. Bunun Yargılamanın adilliği ve kabul edilebilirliği açısından gerekli görüldüğü ifade edilmiştir.
Mahkemede, sanığın salt eylemi değil, memuru buna iten nedenler de sorgulanmakta bu doğrultuda memura sorular yöneltilerek cevaplandırması istenmektedir.
Her olay ve soruşturma dosyası için ayrı bir oturum yapılarak tek celsede karar verilmektedir.
Sendika temsilcisi ve personel temsilcisinin de duruşmaya katıldıkları gözlenmiştir.
7-SONUÇ
a) Polis disiplin yönetimi ve kriterlerinin, Avrupa Polis Etiği Yönetmeliği ile Avrupa Birliği üye ülkelerindeki uygulamalar ışığında yeniden belirlenmesinin uygun olacağı,
b) Disiplin mevzuatına hakim olan kazuistik yöntemin terk edilmesinin uygun olacağı,
c) Disiplin mevzuatının kanun kuvvetinde bir metinle düzenlenerek uygulamanın yönetmelikle yapılmasının uygun olacağı,
d) Soruşturmaların seyrinde sendika ve personel temsilcisinin çabalarının çok ciddi faydalar sağladığı görüldüğünden bu iki kurumun teşekkül ettirilmesi için girişimlerde bulunulmasının uygun olacağı,
e) Direkt cezalandırma yerine Kamu hizmeti etkinliğini artırmak ve personel-kurum ilişkisini sürekli pozitif tutacak yöntemler geliştirmenin uygun olacağı (uzlaştırma, barıştırma gibi)
f) Bu proje kapsamında yapılan çalışmalardan somut netice alınabilmesi için ortak çalışma kararı alınan Almanya ile birlikte İçişleri Bakanlığı ( Hukuk Müşavirliği) ve Adalet Bakanlığı (Danıştay) uzmanlarının katılımıyla yürütülecek bir Twinning çalışmasının beklenen hedefe götüreceği, hususları değerlendirilmektedir.
Ekli dosyalar
Son düzenleme: